Selektif Mutizm (Seçici Konuşmama) Nedir?

Serebral Palsi (CP) 
Serebral palsi ya da kısaca CP gelişmekte olan beynin hasarına bağlı ilerleyici olmayan kalıcı hareket ve duruş bozukluğudur.  CP sıklığı 1000 canlı doğumda 2-3’dür.

Serebral Palsi (CP)’nin nedenleri nelerdir?
CP doğum öncesi ( anne yaşının küçük veya ileri olması, çoğul gebelikler, genetik hastalıklar, travmalar, annenin hastalıkları ), doğum sırası ( erken doğum, düşük doğum ağırlığı, uzamış doğum, anormal geliş ve enfeksiyonlar ) ve doğum sonrası ( sarılık, enfeksiyonlar, travma, kafa içi kanamalar ) nedenlerle meydana gelebilir.

Total Mutizm (Toptan Suskunluk, Hiç Konuşmama)

Total mutizm genellikle yetişkinlerde görülür. Selektif mutizmin tersine kişilerin kendilerini sözel olarak ifade ettikleri herhangi bir ortam, kişi veya kişiler yoktur. Bununla kastedilen, total mutist olan kişiler yaşamın her alanında ve ilişkide oldukları hiç kimseyle (tanıdık veya yabancı) konuşmazlar. İletişim, eğer varsa, sadece yazılı olarak yapaılır. Total mutizm belirtildiği gebi çoğunlukla yetişkinlerde görülür ve psikolojik veya psikiyatrik nedenlere bağlıdır

Hangi Yaş Gruplarında Görülür?

Normalde selektif mutizm ilk olarak anaokulunda kendini gösterir. Ama selektif mutizmin işaretlerini daha önceki dönemlerde görmek mümkündür. Anaokulundan önceki dönemde çocuğun komşu ziyaretlerinde veya oyun parkındaki içine kapanık ve sessiz davranışları çoğunlukla utangaçlık olarak yorumlanır. Bu davranış çocuk doktoruna yapılan ziyaretlerde de kendini gösterir. Burada çocuklar alışılmadık bir sekilde sessiz ve sıkılmadan uzun bir süre oturur ve beklerler. Burada çocuk, doktorun direktiflerini takip etmez, halbuki evde tam tersine bir eğilim içindedir. Hareketlidir, konuşkandır ve yerinde durmaz. Ama anaokulunda belirli bir alışkanlık süresinden sonra (en az bir ay) çocuk günlük aktivitelere katılabilmeli ve diğer çocuklarla veya öğretmeniyle herhangi bir formda diyaloğa geçebilmelidir. Eğer bu gerçekleşmezse genelde anne-babalar öğretmenler tarafından uyarılırlar. Başlangıçta anne-babaların çocuklarının herhangi bir aktiviteye katılmadan sessizce bir köşede oturduğuna inanmaları güçtür.

Mutistik davranışlar, daha doğrusu seçici veya tümden mutizm, yauvada, anaokulunda, ergenlikte veya yetişkin yaşlarda ortaya çıkabilir. Daha sonra ayrıntılı bir şekilde anlatacağımız gibi yetişkin yaşlardaki mutismus çoğunlukla psikiyatrik bozukluklarla bağlantılıdır.{/slide}{slide=Bilinen Nedenleri Nelerdir?}Herhangi bir bozukluğun nedenlerini açık ve net bir şekilde söylemek her zaman kolay değildir. Çünkü basit bir nedenden yola çıkılamaz. Çoğu rahatsızlıklar farklı nedenlerin biribiriyle etkileşimi sonucunda meydana gelirler. Selektif mutizmin ortaya çıkmasında rol oynayabilecek bazı faktörler aşağıda sıralanmıştır (5). Ama kesinlikle bunlar yalnız başına bu bozukluğun ortaya çıkmasından sorumludur diyemeyiz. Bu faktörler, bazı vakaların ortaya çıkmasında bir rol oynayabilirler ama hepsinde aynı sorumluluğa sahip değillerdir.

  • Göç
  • Ailedeki suskunluk, özellikle annedeki sessiz, içine kapanık ve utangaç yapı
  • Ailedeki psikolojik bozukluklar, öncelikle anne-babadakiler
  • Ailede kaba dayak ve cinsel istismar
  • Ailenin sosyo-ekolojik yapısı
  • Abartılı derecede özenli ve titiz aileler; aşırı kaygılı ve koruyucu anne-baba
  • Ebeveynlerdeki konuşma bozuklukları ve/veya şiveli konuşma
  • Uyarıcılardan noksan dil ve konuşma çevresi, bu yüzdende dışarda zorlayan iletilişimsel taleplerin karşılanamaması
  • Çevereden izole edilme
  • Ağır gelen yaşamsal olaylar, örneğin sevilen bir yakının ölmesi, anneden ayrılık veya özgüveni zedeleyici olaylar
  • Çekingenlik daha doğrusu tutukluk
    Bu iki farklı şekilde gözlenebilir!
    – Olumlu anlamda yabancılara karşı bir çekingenlik
    – Ve reddedilme sonucunda edinilmiş deneyimler ile oluşan tuttukluk, korkma veya utangaçlık. Bu durum belirli bir güven ortamı yaratıldıktan sonra bile ortadan kalkmaz.
  • Biyolojik stresörler: yaralanmalar, hastalıklar, Çirkin olduğunu düşünme, gelişim bozuklukları

Doğuma Yakın Dönemde ve Doğum Sırasında Meydana Gelen Serebral Palsi Nedenleri

Doğuma yakın dönemde ve doğum sırasında meydana gelen serebral palsinim nedenleri şunlardır:

Beyin kan akışının veya oksijenin yetersizliği: Doğum sırasında bebeğin beyninin kan akışının veya oksijenin yetersizliği, beyin hasarına neden olabilir. Bu durum, doğum sırasındaki komplikasyonlar, rahim içi gelişim anormallikleri veya bebeğin ters gelmesi gibi durumlara bağlı olarak ortaya çıkabilir.

Beyin travması: Doğum sırasında bebeğin kafasının aşırı travmaya maruz kalması, beyin hasarına neden olabilir. Bu durum, uzun veya zor bir doğum, bebeğin kafasının sıkışması veya bebeğin doğum kanalından geçmesi sırasında bebeğin başının aşırı dönmesi gibi durumlara bağlı olarak ortaya çıkabilir.
Enfeksiyonlar: Anne karnındaki bebeğe bulaşabilecek enfeksiyonlar, CP riskini artırabilir. Doğuma yakın dönemde veya doğum sırasında ortaya çıkan enfeksiyonlar, beyin hasarına neden olabilir.

Doğum Sonrası (Postnatal) Dönemde Serebral Palsi Nedenleri

Doğum sonrası dönemde meydana gelen serebral palsi nedenleri, şunlardır:

  • Beyin travması
  • Enfeksiyonlar
  • Kanama
  • Metabolik bozukluklar
  • Beyin tümörleri

Anaokulu Öğretmenlerine Öneriler

ICD-10 hastalıkların sınıflandırılması için kullanılan uluslararası bir tanımlama sistemidir. Dünya sağlık örgütü tarafından oluşturulmuştur ve çoğu ülkelerce kabul görür. ICD-10 göre selektif mutizmin semptomları şunlardır;

  1. Başka ortamlarda konuşulabildiği halde, belirli ortamlarda sürekli bir konuşamama durumu
  2. Bozukluğun okul veya mesleki becerileri veya sosyal iletişimi (yaşamı) sekteye uğratması
  3. Bozukluğun en az bir ay sürmesi (okul başladıktan sonraki bir ayla sınırlandırılamaz)
  4. Konuşamama yeteneğinin nedeni konuşulan dili bilmedeki eksiklik veya kendisini bu dilde rahat hissetmemesine bağlanamaz.
  5. Bu bozukluk diğer konuşma bozukluklarıyla (örn. kekemelik) veya genel bir gelişim bozukluğu sürecinde oluşan şizofren veya diğer psikiyatrik hastalıklarla daha iyi açıklanamaz.

Sınıflarında Selektif Mutistik Öğrencileri Olan Öğretmenlere Öneriler

Selektif mutistik çocukların evde farklı anaokulunda farklı davrandığı genellikle ilk kez anaokulunda (veya yuvada) net bir şekilde ortaya çıkar. Çocuk kimseyle konuşmaz, aktivitelere katılmaz, kafasını önüne eğer ve inatla bir köşede oturup bekler. Öğretmenler genellikle bu durum karşısında çaresiz kalırlar ve ne yapmaları gerektiğini bilmezler. Bu noktada çocuğun hangi seviyede olduğunu bilmek yararlıdır. Nasıl ve hangi araçlarla çocuk kendisini ifade ediyor? Yine bunun yanısıra çocuğun ne tür yeteneklere sahip olduğunu bilmek, selektif mutistik çocuklarla anlaşmakta yardımcı olabilir. Susan çocuklarla uyumlu bir şekilde çalışabilmek için, onları sınıf içi aktivitelerden dışlamamak ama aynı zamanda sınıfın merkezine koymamak önemlidir. Ama bunu başarmak çokta kolay olmayabilir.

Aşağıda sıraladığımız davranış örnekleri birebir uygulanmalıdır diyemeyiz. Bu önerilerin uygulanabilirliği bireylerin gelişim düzeylerine, sınıfın hiyerarşik yapısına, selektif mutistik çocuğun terapide olup olmadığına ve benzeri diğer etkenlere bağlıdır.

  1. Çocuğun suskunluğunu ciddiye alın. Bu suskunluğu „utangaçlık“ veya benzeri şekillerde etiketlemekten kaçının. Eskiden selektif mutistik davranışlar gösteren ergen ve yetişkinler, „utangaç, veya çekingen“ olarak damgalanmanın, bunun kendilerine böyle hissettirilmesinin ve toplum içinde bu şekilde tanıtılmalarından daha utanç verici bir şey olmadığını vurgulamışlardır. Profosyenol yardım alınız ve bu kişilerle kontağa geçiniz. Motivasyonunuz ve paralel yapılacak bir terapi en iyi çözümdür.
  2. Suskunluk bilinçli olarak ortaya konan bir güç gösterme aracı değildir. Tam tersine korkuyla başedebilmek için bilinçsiz olarak seçilen bir davranış ve kendini ifade etme şeklidir.
  3. Susukunluk sadece „yenilgi“ tanır. Büyük bir motıvasyonla kırmaya çalışacağınız suskunluk sizin çaresizlik duygularınızı güçlendirir. Konuşulması durumunda büyük hediyeler alınacağı gibi ifadeler, sadece çocuğun üzerinde ki baskıyı artırır. Zekice planlamış tekniklerde bu yüzden çoğu zaman işe yaramaz: suya atılan bir çocuk yardım diye bağırmaktansa, boğulmayı tercih eder.Ne zaman konuşacağına, zamanın geldiğinde ve koşullar olgunlaştığında çocuk tek başına karar verecektir.. (Bahr ‚2002, 120)
  4. Suskunluğu tabulaştırmayın, açık ve drüst bir şekilde bu probleme karşı duyarlı olun ve başkalarınında anlayışlı olması için çaba gösterin. Suskunluk asla tabu olmamalıdır. Bu konu hakkında konuşun ve duygularınızı ifade edin. Örneğin: „Okulda konuşmanın senin için zor olduğunu ve mümkün olmadığını biliyorum. Bu yüzden sana yardımcı olmak istiyorum. Beraber bunu başaracağız“ Umut aşılayın. Suskunluğun insanlar arasında normal bir problem olduğu mesajını veren hikayeler veya masallar anlatın. Ve çözüm modellerini anlatın.
  5. Çocuğu konuşmak için proveke etmeyin. Karşılıklı diyaloglara zorlamayın. Eğer bir çocuk bir soruya cevap vermiyorsa, tekrar sormak veya soruyu başka bir şekilde sormakta yardımcı olmayacaktır. Suskunluğun nedenine yönelik, samimi, dostça sorulan sorularda cevapsız kalacaktır. Eğer çocuk konuşabilse bile, neden sustuğun söyleyemecek, bunu açıklayamayacaktır.Çocukla yalnız kaldığınız zaman, „suskunluk“ ve bununla ilgili soruların diyaloğunuzun bir parçası olmasına izin vermeyin. Bunun yerine ona komik hikayeler anlatın, okuyun ve herhangi bir oyun oynayın (kızma birader gibi).
  6. Çocuğun güçlü yanlarını keşfedin ve bunları destekleyin. Her çocuğun keşfedilecek, desteklenebilecek güçlü yanları mutlaka vardır.
  7. Çocuğun sınıf ortamına ve yapılan etkinliklere katılmaları destekleyin. Bunun için çocuğun iletişim kurmak için kullandığı işaret dilini keşfetmeye çalışın veya bir işaret sistemi geliştirmeye çalışın. Örn.: Evet hayır için başını sallamak, kağıda yazmak, el kaldırmak v.b. Sunulan aktivitelerde çocuğa almak istediği rolü sorun. Uygun olan roller, konuşmanın zorunlu olmadığı oyunlardır. Bunlara, bez bebek oyunları, gölge oyunları, ritimli-müzikli oyunlar, alkış, kış ve gece, otur-kalk gibi oyunlar örnek olarak gösterilebilir.
  8. Duyuşsal ve görsel medyayı kullanarak çocuk ile iletişim kurmaya ve iletişimde kalmaya çalışın. Mektup yazmak veya günlük kısa notları yazmak, sms, telefon, email, ses kayıtları gibi.
  9. Selektif mutistık çocuklar genelde evdeki ortamlarda konuşurlar. Bunu kendi lehinize çevirmeye çalışın. Sık sık ev ziyaretleri yapın, evde oyun grupları kurun, bunlara katılın ve/veya yönetin. Susan çocğun arkadaşlarını ev ziyaretleri yapması için motive edin ve aileninde desteğini alarak bunları organize etmeye çalışın. Beraber oynan oyunlar veya yapılan ev ödevler imkanlar dahilinde videoya alınabilir veya ses kaydı yapılabilir ve çocukların izni alınarak sınıfta dinletilebilir veya izletilebilir.
  10. Özel günlerde, 23 Nisan, anneler günü v.b., susan çocuğa diğer öğrencilere verilen görevlerle aynı değerde ödevler veriniz. Çocuk bir şiiri topluluk karşısında okuyamıyorsa, pekala bunu evde kasete kaydedebilir ve sınıfta dinletebilir. Bu çocugun aitlik duygusunu destekleyek ayni zamanda kendisine olan güvenini arttiracaktir.
  11. Çocuğun varsa kardeşlerinin veya anne yada babasının imkanlar dahlinde okula gelmesi, küçük grup çalışmalarında ve benzeri etkinliklerde bulunması korkunun azalmasında önemli bir rol oynayabilir. Yine çocuğun sevdiği bir oyuncak hayvanın, bebeğin ve/veya eşyanın okula getirilmesi duyarsızlaştırmada ciddi yardımlarda bulunabilir. Belki de çocuk yerine bez bebek bazen sorulara cevap vermek ister.
  12. Çocuğun sesli iletişime geçebilmesi için yapacağınız çalışmalarınızdan asla vazgeçmeyin. Ama bütün çalışmalarınızın ve çabalarınızın diğer katılımcılar tarafından anlaşılabilecek şekilde ve şeffaf olarak hazırlayın. Ne kendinize nede çocuğa baskı uygulayın. Unutmayın, suskunluğu kırmak çok uzun ve yorucu bir süreçtir. 

ICD-10 Göre Tanı Kriterleri

  1. Öncelikle aileler çocuklarının suskunluğu hakkında bilgilendirilmelidir. Burada önemli olan suskunluğun dört haftadan fazla sürmesi (bkz. tanı kriterleri) ve utangaçlıkla karıştırılmamasıdır. Okulun başlangıcında gözlenen bazı davranışlar, örneğin; anneden ayrılmak istememe, gözyaşlarına boğularak ağlama, bağırma, küfür etme, tekme atma mutizmin başlangıçı olarak algılanmamalıdır.
  2. Aileleri çocuklarını bir logopede, dil ve konuşma bozukları uzmanına veya çocuk doktoruna götürmeleri için motive ediniz.
  3. Ailelere tedavi süresi boyunca çocuğu sosyal integrasyonu için destekleyeceğinizi belirtiniz. DİKKAT: Selektif mutistik çocuklara ne özel bir ayrıcalık tanınıp fazla ilgi ve alaka gösterilmeli nede diğer çocuklardan isole edilmelidirler.
  4. Çocuğun tedavi süresince terapistinden aldığı direktifleri uygulayıp uygulamadığına dikkat edin ve gerektiği yerde destekleyin.
  5. Kendinizi ve aileyi, çocuğun sözsüz iletişim olanaklarını (örneğin; evet-hayır için başını sallama, jest ve mimiklerle bazı işaretleri verme, sessizce aktivitelere katılma, grup halindeyken fısıldama gibi) kullanması ve/veya bunların oluşturmasına yardımcı olmada motive ediniz.
  6. Terapi başladıktan sonra, eğer sesli iletişim yeteri kadar oturmuş ve güvenilir ise çocuk ile kontak kurmaya çalışın.
  7. Ailelere, selektif mutizmin tedavi edilebilirliği gerçeği ve terapi halinde genellikle suskunluğun çözüldüğü konusunda bilgilendiriniz.
  8. Çocuğu olduğu gibi kabul edin. Bu hem anaokulu ve okul hemde anne-babalar için geçerlidir.

Tanı Konulurken Dikkat Edilmesi Gerekenler

Tanı konulmasında aşağıdaki noktalara dikkat edilmesi gerekir 

  1. Tanımlanabilir belirli ortamlarda konuşabilme yetisi (örn. evde normal bir şekilde konuşabilme)
  2. Beyin ve kafatası yaralanmalarının aniden ortaya çıkmamış olması ve nörolojk bir hastalığın olmaması (akinetik mutizm hariç)
  3. Konuşmanın iletişim kurabilecek derecede anlaşılır olması
  4. Eğer iki dillilik mevcutsa en azından birinde temel iletişimsel yeteneklerin gözlenebilmesi. (Dil gelişiminin ileri derecede tamamlanmış olması)
  5. Selektif mutizm de doğru tanınının konulmasında diğer uzmanlık alanlarından destek alınması ve bunlarla işbirliğine gidilmesi
  6. Selektif mutizm, kesin (ayırdedici) tanı ile otizmden sınırlandırılmalıdır.
  7. Hernekadar selektif mutizme özel dışarıdan gözlenebilen bazı karakteristik özellikler bunu tanımlamada yardımcı olsada, bu benzerlikler her vakada gözlenebilir diye bir genelleme yapılamaz.

Belirli ortamlarda konuşabilme yetisi, beyin ve kafatası yaralanmalarının olmaması, konuşmanın anlaşılır olması ve diğer uzmanlık alanlarından destek alınması gibi faktörlere dikkat edilmelidir.

Selektif mutizm, belirli ortamlarda konuşamama durumunu içeren bir konuşma bozukluğu iken otizm, genellikle sosyal etkileşimde zorluklar, tekrarlayıcı davranışlar ve sınırlı ilgi alanları ile karakterizedir.

Psikologlar, dil ve konuşma terapistleri, çocuk psikiyatristleri gibi uzmanlık alanlarından destek alınmalı ve işbirliği yapılmalıdır.