Dil Ve Konuşma Güçlüğü Destek Eğitim Programı

Dil ve konuşma güçlüğü; konuşma ritminde, vurgusunda, seslerin çıkışında, eklemlenişinde, artikülasyonda ve anlamlarında yaşanan bozukluklardır. Yaşanan bozukluklar sebebiyle birey; sözel iletişimde, dili kullanımda ve konuşmayı edinmede de güçlükler yaşar ve bu güçlükler kişinin akademik ve sosyal hayatına ket vurur.
Çocukların dil konuşma güçlüğü yaşamasının sebepleri; konuşma organlarında yaşanan problemler, olgunlaşma, çocuğun duygusal durumu, zekası, işitme düzeyi ve sağlığı olarak sıralanabilir.
Konuşma organlarında; daha çok fiziksel olarak görülebilen dil, diş, boğaz, dudak gibi organları doğru bir şekilde yerleştirip uygun harekete geçirememe kaynaklı problemler yaşanabilmektedir.
Olgunlaşma; çocuğun genel sağlığı normal olmasına karşın konuşma kaslarında yeterli olgunluk seviyesine ulaşamayabilir. Bu sebeple konuşma için gerekli olan çene ve dil kaslarının yeterli olgunluğa ulaşması için çalışmalar yapılmaktadır.
Duygusal durum; çocuk fiziksel olarak bir probleme sahip olmayabilir ve kasları yeterli olgunluğa erişmiş olabilir fakat çocuğun erken çocukluk döneminde yaşadığı travmalar ve olumsuz deneyimler çocuğun konuşmasına karşı olumsuz tutum sergilemesine sebep olabilir. Zamanla daha da strese giren çocuk kendisine karşı özgüvensizlik yaşamakta ve konuşmaktan geri durmaktadır. Bu problemlerin ilerlememesi adına çocuk geç olmadan bir dil konuşma terapistine götürülmelidir.
Zeka; tüm beceriler bireyde mevcut olsa da seslerin ve sözcüklerin belli bir düzen içerisinde ağızdan çıkması, işlemlenmesi ve bir sıraya göre hareket etmesi gerekir. Bazen mental problemler bazense farklı birçok problem konuşma gecikmesine ya da bozulmasına yol açabilmektedir.
İşitme; konuşmanın ana ögesidir. İşitme yetersizliği durumunda ya da dilin edinilmesinden önceki dönemde (0-2 yaş) yaşanan problemler dil gelişimini de sekteye uğratmaktadır. İşitme kaybı ne kadar erken fark edilip tanılanırsa gelişim ve dile erişim de o denli kolay olmaktadır.
Sağlık; bireyde yaşanan olumlu gelişmelerin yanında olumsuz etkilenebilen bir durumdur. Yaşanan hastalıklar çocuğun gelişmesinin hızını azaltmakta, bazen durdurmakta ve gelişimini engellemektedir. Konuşma organlarında nodüller veya mikroplar ses kısıklığına vs. sebep olarak temiz konuşmayı engellemektedir. Fakat tüm bunlarla birlikte yaşanan dil konuşma güçlüğü tek bir nedendendir denilemez. Bu nedenler bazen çocuktan bazen de çevresel faktörlerden kaynaklanır. Bu noktada yapılabilecek en doğru hamle çocuğu konuşmaya motive etmek ve süreci eğlenceli hale getirmektir. Yine aynı şekilde konuşma için seçilen yöntemler ve kişiler de motive edici olmalıdır.
Dil Konuşma Güçlüğünün Tespit Edilmesi:
Çocuğun dil gelişimi en çok ilk 0-2 yaş arasında hızlıyken problem anında belirtiler de yine bu dönemlere ortaya çıkmaktadır. Bu da en iyi şekilde gözlemle ve çocuğun gelişimini takip etmekle anlaşılır. Burada çocuğun kaldığı veya geldiği nokta akranları referans alınarak belirlenir. Çocuk akranlarından daha yavaş ya da geri mi konuşuyor, anlaşılırlık düzeyi akranlarına oranla daha mı düşük, söylerken harflere veya hecelere takılı kalıyor mu bunlara bakılmalı ve sonrasında bir uzmana başvurulmalıdır. Sonrasında aile uygun yönlendirme ve uzman ile birlikte işbirliği içerisinde olmalı, yapılan çalışmaları çocuğun hayatına entegre etmeli, çocuğa model olmalı, çocuklarının nasıl konuştuğuna değil ne söylediğine daha dikkat etmeli ve çocuklarını başkalarıyla kıyaslamamalıdır.